Olaylar Ve Görüşler: Eğitimde ‘abiler ve ablalar’ dönemi - Zafer GENÇAYDIN

 
Olaylar Ve Görüşler: Eğitimde ‘abiler ve ablalar’ dönemi - Zafer GENÇAYDIN Olaylar Ve Görüşler: Eğitimde ‘abiler ve ablalar’ dönemi - Zafer GENÇAYDIN

Ama öncelikle toplumun geleceği olan çocuklarımızı, eğitimle ilgili karar organlarında söz sahibi olan çağdışı anlayıştan kurtararak akla, bilime inanan laik ellere teslim etmek gerek. Oysa çağdaş bir toplumda eğitimin amacı, baş döndürücü bir hızla değişen dünyanın hızına ayak uydurabilecek ve gereksinimlerini karşılayabilecek donanıma sahip insan tipini yetiştirmektir. Bu da ancak çağı algılayıp hiçbir etki altında kalmadan özgürce karar verebilen yaratıcı zekâya sahip, bilinçli kuşaklar yetiştirmekle olasıdır. Başlatılan yeni uygulamayla “Çocukların Kuran’a ve sünnete uygun olarak yetiştirilmesi” amacıyla, FETÖ döneminde olduğu gibi, “Diyanet Genç Gönüllüleri” abla ve ağabeyler, “Din görevlileri nezaretinde” ilkokul öğrencilerine rehberlik(!) edeceklermiş: “Himmete muhtaç dede, nerde kaldı gayrıya himmet ede!” İyilerin, cennette hurilerle ödüllendirileceğine; kötülerinse cehennem ateşiyle cezalandırılacağına inananlara körpe beyinleri teslim etmek bilinçsizlik değil; dinci iktidara “dindar ve kindar” yandaş şeriat ordusu yetiştirerek laik Cumhuriyeti ortadan kaldırma amacına yöneliktir. Çivisi çoktandır çıkmış olan milli eğitimimizi kökten dinselleştirmek üzere adeta özel olarak görevlendirilen bir bakanın; tarikat ve cemaatleri anaokullarına dek sokarak, laik ve karma eğitim karşıtı eğitim programları konusunda söz sahibi olmasından daha büyük felaket olamaz. Yoksa baştan savma yanıtlar vermek, çocuktaki öğrenme merakını öldürerek zihinsel gelişimine ket vurduğu gibi, soru sormaktan korkan, düşünmeyen, her söylenene inanan, yaşamı boyunca kendisi olamadan, büyüklerinin kopyası bir varlık olarak kalmasına neden olur. Dünyaca ünlü bilim insanı, düşünür Bertnand Russell’ın “Bilimden Beklediğimiz” adlı kitabının “Bilimsel Bir Toplumda Eğitim” bölümünde açıkça belirttiği gibi: “Çocuğa, konuşmaya başladığı andan itibaren, bilimsel zihniyet aşılanacak, çocuk, ilk hassas yaşlarında cahillerle ve bilime yabancı kimselere temastan dikkatle korunacaktır. TOPLUMUN GELECEĞİOysa çocuk, yetişkinin küçültülmüşü değil, kendine özgü şiir dolu imgelem dünyasında doludizgin at koşturan başka bir varlıktır. ZAFER GENÇAYDIN",. Çocuk küçüklükten yirmi bir yaşına kadar bilimsel bilgilerle bol bol donatılacak, özellikle on iki yaşından sonra en çok yetenek gösterdiği bilimlerde uzmanlık yapacaktır. Çocuğun özgürce yaşadığı masalsı dünyasını yıkarak yaratıcı düşünme yeteneğini körelten her kim olursa olsun -annesi, babası da olsa- en büyük düşmanıdır. Baş döndürücü bir hızla değişen dünyamızda, çocuklarımızın eğitimi, eğitbilimsel (pedagojik) birikim ve deneyimden yoksun cahillere bırakılmayacak denli yaşamsal önem taşıdığı için devletin denetimindeki çağdaş okullar var. ” Asla unutulmamalıdır ki eğitimini bilim üzerine oturtmayıp, akıl ve mantık düşmanı boş inançlara dayandıran toplumların sonu, dönüşü olmayan bir çöküştür. Her şeyi merak edip öğrenme çağındaki çocukların, tüm sorularına yanıt verebilmek üst düzeyde bilgi birikimi kadar, yeterli pedagojik deneyim ve ustalık ister.

Olaylar Ve Görüşler: Eğitimde ‘abiler ve ablalar’ dönemi - Zafer GENÇAYDIN

Bu da ancak çağı algılayıp hiçbir etki altında kalmadan özgürce karar verebilen yaratıcı zekâya sahip, bilinçli kuşaklar yetiştirmekle olasıdır. ZAFER GENÇAYDIN",. Her şeyi merak edip öğrenme çağındaki çocukların, tüm sorularına yanıt verebilmek üst düzeyde bilgi birikimi kadar, yeterli pedagojik deneyim ve ustalık ister. Oysa çağdaş bir toplumda eğitimin amacı, baş döndürücü bir hızla değişen dünyanın hızına ayak uydurabilecek ve gereksinimlerini karşılayabilecek donanıma sahip insan tipini yetiştirmektir. Baş döndürücü bir hızla değişen dünyamızda, çocuklarımızın eğitimi, eğitbilimsel (pedagojik) birikim ve deneyimden yoksun cahillere bırakılmayacak denli yaşamsal önem taşıdığı için devletin denetimindeki çağdaş okullar var. Yoksa baştan savma yanıtlar vermek, çocuktaki öğrenme merakını öldürerek zihinsel gelişimine ket vurduğu gibi, soru sormaktan korkan, düşünmeyen, her söylenene inanan, yaşamı boyunca kendisi olamadan, büyüklerinin kopyası bir varlık olarak kalmasına neden olur. Dünyaca ünlü bilim insanı, düşünür Bertnand Russell’ın “Bilimden Beklediğimiz” adlı kitabının “Bilimsel Bir Toplumda Eğitim” bölümünde açıkça belirttiği gibi: “Çocuğa, konuşmaya başladığı andan itibaren, bilimsel zihniyet aşılanacak, çocuk, ilk hassas yaşlarında cahillerle ve bilime yabancı kimselere temastan dikkatle korunacaktır. Ama öncelikle toplumun geleceği olan çocuklarımızı, eğitimle ilgili karar organlarında söz sahibi olan çağdışı anlayıştan kurtararak akla, bilime inanan laik ellere teslim etmek gerek. Çocuk küçüklükten yirmi bir yaşına kadar bilimsel bilgilerle bol bol donatılacak, özellikle on iki yaşından sonra en çok yetenek gösterdiği bilimlerde uzmanlık yapacaktır. Çivisi çoktandır çıkmış olan milli eğitimimizi kökten dinselleştirmek üzere adeta özel olarak görevlendirilen bir bakanın; tarikat ve cemaatleri anaokullarına dek sokarak, laik ve karma eğitim karşıtı eğitim programları konusunda söz sahibi olmasından daha büyük felaket olamaz. ” Asla unutulmamalıdır ki eğitimini bilim üzerine oturtmayıp, akıl ve mantık düşmanı boş inançlara dayandıran toplumların sonu, dönüşü olmayan bir çöküştür. Çocuğun özgürce yaşadığı masalsı dünyasını yıkarak yaratıcı düşünme yeteneğini körelten her kim olursa olsun -annesi, babası da olsa- en büyük düşmanıdır. TOPLUMUN GELECEĞİOysa çocuk, yetişkinin küçültülmüşü değil, kendine özgü şiir dolu imgelem dünyasında doludizgin at koşturan başka bir varlıktır. Başlatılan yeni uygulamayla “Çocukların Kuran’a ve sünnete uygun olarak yetiştirilmesi” amacıyla, FETÖ döneminde olduğu gibi, “Diyanet Genç Gönüllüleri” abla ve ağabeyler, “Din görevlileri nezaretinde” ilkokul öğrencilerine rehberlik(!) edeceklermiş: “Himmete muhtaç dede, nerde kaldı gayrıya himmet ede!” İyilerin, cennette hurilerle ödüllendirileceğine; kötülerinse cehennem ateşiyle cezalandırılacağına inananlara körpe beyinleri teslim etmek bilinçsizlik değil; dinci iktidara “dindar ve kindar” yandaş şeriat ordusu yetiştirerek laik Cumhuriyeti ortadan kaldırma amacına yöneliktir.